Neresinden bakarsanız bakın, söz konusu olay eli maket bıçaklı bir grup çılgın korsanın eylemi olmaktan öte anlamlar taşıyor.
Gerek olay öncesi bazı gelişmeler, gerekse de olay sonrası yaşananlar hesaba katıldığında 11 Eylül′ün arkasında bambaşka güçlerin imzası olduğu fark edilecektir. Bize göre 11 Eylül′den sonra "komplo teorisi" terimi, bütün olumsuz çağrışımlardan kurtarılmalı, anılan terime bir tür iade-i itibar yapılmalıdır. Dünyanın bundan sonraki sürecinde "saçmalayan" kişiler ihtiyaç daha da artacağa benziyor...
İşte elinizdeki kitap da bunu yapmaya çalışıyor. Söz konusu komplonun nasıl ve niçin gerçekleştirilmiş olabileceğini tartışıyor. Kafalarda doğan ve doğabilecek sorulara cevap arıyor. Birçok açıdan ele alınan 11 Eylül olayı, kitapta ya adı bizzat "komplo teorisyenine” çıkmış kişiler ya da bu konuda "aykırı" yaklaşımlarıyla dikkat çeken isimler tarafından anlatılıyor.
Belki komplolar -büyük ihtimalle- bundan sonra da olacak. Ne var ki, konu tüm yönleriyle tartışıldıkça, olayları insanlara yutturmaları da pek kolay olmayacak...
Atilla Akar, 1960 İstanbul doğumludur. Marmara Üniversitesi Basın-Yayın Yüksekokulu Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü’nü 1987 yılında bitiren Akar, gazeteciliğe 1982 yılında Hakimiyet Gazetesi’nde başladı. Zorunlu stajını Cumhuriyet Gazetesi’nde tamamladı. Ardından sırasıyla Hürgün, Yeni Olgu, Tempo, Nokta, Panorama, Sosyal Demokrat Dergi, Akşam, Günaydın, Takvim, Radikal, Kanal E, TV8 gibi dergi, gazete, televizyonlarda muhabir, editör, köşe yazarı, yayın yönetmeni ve koordinatör olarak çeşitli görevlerde bulundu. Tüm bunların yanı sıra muhtelif yayın organlarında çok sayıda makale, deneme, röportaj ve yazı dizileri yer aldı. Akar’ın ayrıca ‘Eski Tüfek Sosyalistler’, ‘Horzum Labirenti’, ‘Kimlik Bunalımından Yenilenme Sıkıntısına Sosyal Demokrasi’, ‘Öteki DSP’ ve ‘Kıyamet Komplosu’, ‘Derin Dünya Devleti/ Gizli Doktrinin Küresel Efendileri’ isimli kitapları mevcuttur. Akar’ın ilgi alanları arasında güncel siyaset, siyasi tarih, komplolar ve komplocu yapılar, sinema, parapsikoloji bulunmaktadır. Yazar, hayattaki amacını “Hoşlanmadığı işlerde, hoşlanmadığı kişilerle çalışmak zorunda kalmadan, sadece ve sadece özgürce yazarak yaşamak” olarak tanımlamaktadır.