Özellikle Soğuk Savaş yıllarında üretilen casusluk romanları ve filmleri, belirli bir "casus" imajı oluşturmuştur zihinlerimizde. Bu casus imajını ise tümüyle dönemin şartları belirlemiştir.
Soğuk Savaş yılları esnasında - Amerikan jargonuna göre - "Şeytan İmparatorluğu"na karşı; yani SSCB ve tüm sosyalist sisteme karşı cansiperane savaş veren ve sonuçta girdiği mücadelede mutlaka "kötülere" galebe çalan yarı - mitolojik, efsanevî bir varlığa dönüşmüştür casusluk. “007 James Bond” ise bu imajın zirve noktası olmuştur.
Ancak casusluk ne Soğuk Savaş ile birlikte ortaya çıkmış, ne onunla birlikte son bulmuş bir meslektir. Tersine, çok eski çağlardan beri varlığını koruyan ve giderek de kurumsallaşıp uzmanlaşan, son derece teknik ve kendine özgü şartları olan bir meslektir casusluk. Onu diğer mesleklerden ayıran ise kartvizitinde "casus" yazmamasıdır!
Atilla Akar, 1960 İstanbul doğumludur. Marmara Üniversitesi Basın-Yayın Yüksekokulu Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü’nü 1987 yılında bitiren Akar, gazeteciliğe 1982 yılında Hakimiyet Gazetesi’nde başladı. Zorunlu stajını Cumhuriyet Gazetesi’nde tamamladı. Ardından sırasıyla Hürgün, Yeni Olgu, Tempo, Nokta, Panorama, Sosyal Demokrat Dergi, Akşam, Günaydın, Takvim, Radikal, Kanal E, TV8 gibi dergi, gazete, televizyonlarda muhabir, editör, köşe yazarı, yayın yönetmeni ve koordinatör olarak çeşitli görevlerde bulundu. Tüm bunların yanı sıra muhtelif yayın organlarında çok sayıda makale, deneme, röportaj ve yazı dizileri yer aldı. Akar’ın ayrıca ‘Eski Tüfek Sosyalistler’, ‘Horzum Labirenti’, ‘Kimlik Bunalımından Yenilenme Sıkıntısına Sosyal Demokrasi’, ‘Öteki DSP’ ve ‘Kıyamet Komplosu’, ‘Derin Dünya Devleti/ Gizli Doktrinin Küresel Efendileri’ isimli kitapları mevcuttur. Akar’ın ilgi alanları arasında güncel siyaset, siyasi tarih, komplolar ve komplocu yapılar, sinema, parapsikoloji bulunmaktadır. Yazar, hayattaki amacını “Hoşlanmadığı işlerde, hoşlanmadığı kişilerle çalışmak zorunda kalmadan, sadece ve sadece özgürce yazarak yaşamak” olarak tanımlamaktadır.